huyunda kalmayacak,
üzülmeler boşuna değil çünkü derin değil kıyılar fakat
bazen yüksek dalgalar gelir vurur döner,
demir hep bir pası biriktirir.
sen oraya bakma çünkü biraz sonra hatrından çıkar,bir denizi izlediğin, kıyısındaki dalga ve demir, çok yalın bir yer işte hep duruyor.yine duracak.
ova'ya bir şeyler taşımakta ısrarlı tüm sıyrıkları tanıdın ve gülüp geçtin her akşam her sabah vaktin değişip durduğu her günsen o günü sayma çünkü bir daha hatrına gelmez göğsünde biriken şekiller,
taşınan düşünler ve yitik ıslık, gülünç biçim, bisiklet yoluyla alay eden çıplak ayak.
rengi solmuştu, yine solacak
ova'ya bir inşa tanımakla beklenen heyelan ve habersiz heyecanı hissettin,
içeride küçük sokaklar ve kalabalık sokaklar, kültür değiştiriyor,sen onlara aldırma,değişim elbet bir defa daha yenilenecekdışarıda uyuşmaz birkaç tepe bekliyor nemli bekliyor bir yağmur ve şehri
oralarda yoksun/gezinti bekletir tenini
huyunda kalmayacak, üzülmeler boşuna değilçünkü derin değil düşlerin, izlemeyi sade bir merakla sürdürdün,
sade merak; şarkıyı dinlemekten daha boş,
boşluğu bilmekten daha az ve anlamsız geliyor uzağında her hanenin.
çok ümitler besledin, sadece bakmakla olmazdı, bilmedin.
hane?cevabi ve içersi bir bebeği besleyip büyüten işaretlerle doludenizin sesi, martı işgali ve vapurların deniz üzre bıraktığı izve haneden koşturup çıkan çocuk, kardeşi ağlasın diye numara yapıyor,
bebek ağlıyor, çocuk gülüyor. fakat farkına vardığı bir sarılma isteği.
anlamlarda sığsın/beklenti gezdirir tenini
o anlamsız kalan şeyleri görmekten sıkıldığı kadar sana bir hay ve iğreti,kuşkusuz iğretişehrin mekan veya yaşantı yeri olduğuylayahut bin kuş türüyle üzerine doğa salınan cıvıltı içinde insan, insanlarhepsinin kuşağında biriken pas,tükenmez bir yas/-çünkü henüz bırakmadı eliyle tuttuğu demiri ki bulaşık olan ne anlaşılsın/ bıraktığın bir başkaydı.
ıslıkla şehri dolaşan sıyrıkneşe karmıştı ve alıp giden heybesini gölgeyle izlemiştinizlediğin hey sanki bir bağlamın içinde varlık, varlığın izinde kabul,
yüksek rakımlardan gelmiş birkaç parça demir,demirinde türkü hissi senin/hafif yükselen dalga, yosun, tuz, koku, pas.lodos, poyraz
rüzgarlarda pürsün/tenin gezdirir beklentiyi
bu yüksek dağlar olmasa ova diye bir şey vedüzlüğün anlamı ne?sen burada birkaç esintiesintinin taşıdığı şeylerle kalp atışı, ritimgüzel ve çirkin, leke, pislik, içindekendini tanımlar birkaç cümlehafif yorgunsun ve yorgunluğun dinişi, günün bittiği yerdeadımın var, sokağın başıyla görülen sessakalını ovalayan da varbakışını kaçıran daher şeyin hep bir-aradalığıtek olduğunu sanan yanılgı
ki bakmayı bırakan da sendinbakılmayı götüren de/ sanki, şarkı eksik fakat dolanıyor dillerdeova'yı görmeden gitme/
ova?şarabi ve esintisi bir ilkbahar için oldukça hırçın,
öfkesini alamamış kıştan,
arabi, yüksek limitli keyfi, kiralar günlük yüz dolar, latin değil tabelalar ve cehennem.hakkını verdin savunuşun, değiştirip hırkanıyeni gün yine her zaman olduğu gibi aynı.mutlu değilsin ve mutsuz.
karşıdaysa kalabalığıyla bağıran önce deniz, sonra ışık, bolca ışık; dağınık, birlik, karmaşık bir yer. orası yedi tepesiyle bilinen ve bilmem kaç ovayı ova olmaktan çıkaran het.
sen oraya bir kere baktın/bir daha hiç
ova'ya eğilip bükülmeye şarkideğişip dönüşmekle bilinir bir ıslık düşüyor bakbir iskele yapılmakta olan demir birkaç kapı olarak dabüyük fırtınaya karşıbir bebek korkuyu tanımışken, bir çocuk sarılmayı, beraberinde birkaç hikayeden mitbirkaç tanrıdan korkusuzluk edinmişti.
büyük fırtınabüyük fırtınayalın kesintisabah tekrarlanan gün
mete karaoğlu
yalova
6 eylül 2021
*yirmibir mart dergisinde yayınlanmıştır.
yusuf araf'ın seslendirmesini dinlemek için;
Comments